"Şehitler Ölmez vatan bölünmez''
Hoşgeldiniz Efendim...
Zahmet edip beni ziyaret edip gönlümün gözyaşlarına ortak olduğunuz için tesekkür eder uhrevi besteli uzun ömürler dilerim.Sevgi ve Dua ile...
Ayrıca sayfama icabetiniz ve ziyaretinizden dolayı
size şu kırmızı gülü takdim etmek istiyorum. 
Bir Başka Güfte Var Sarıkamış'ta
Harekâtı´nın 93´nci yıldönümü nedeniyle Osmanlı-Rus Savaşı sırasındaki
Kars-Sarıkamış ın'Allahüekber Dağları´nda Donarak Şehit Düşen 90
Bin Askeri Çeşitli Anma Töreni'yapılıyor. Sarıkamış Harekâtı Türk tarihinin en dramatik
Olaylarından biridir. Elbette kahraman bir milletin evladıyız fakat
Bizim kahramanlıklarımız aynı zamanda zaferlerle birlikte acılarda yaşatmıştır. Yemen´de kavurucu sıcağından, Sarıkamış´ta dondurucu soğuğuna yazlık elbiseyle
Çarıksız giden körpe fidanların hikâyesi yakar sinemizi. Bu bir efsanenin ayakta kalma ve yaşamak için son çırpınışıydı. Asırlarca içten içe altını oyan dış ve iç mihrakların, yıkılan bir devin çıkardığı feryadının adıdır, Yemen, Çanakkale, Sarıkamış... Sarıkamış denince içim burkulur her taraf çarıksız cesetlerle görünür gözüme, hüzün kaplar içimi. Binlerce ANADOLU evladı gömüldü karlara gecenin kör vaktinde mosmor bedenle. Tabi gömemedi onu Sarıkamış bağrına acısını dayanamayıp attı baharın kardelenlerine.
Ah Sarıkamış Ah! ... Sarıkamış şehitlerin yurdu Sarıkamış acıların yurdu...
Sarıkamış Şehitler
Gelinlik giyinmiş körpe kız gibi,
Karlara serildi Sarıkamış’ta.
Mevsimler ağlaştı gece buz gibi,
Şafaklar gerildi Sarıkamış’ta.
Mehmedim çarıksız Yemenden gelmiş,
Pak beden mor oldu Sarıkamış’ta,
Gök mavi yer beyaz, kefeni almış,
Bir tufan görüldü Sarıkamış’ta.
Hoşaftı menusu yağsız yemekler,
Öğünler bir oldu Sarıkamış’ta,
Ağlaştı mevcudat ve de melekler,
Ak yaşlar nar oldu Sarıkamış’ta.
Yıldızlar ağlaştı bulutlar indi,
Defterler dürüldü Sarıkamış’ta,
Namlular yırtıldı taşlar delindi,
Bir tarih yarıldı Sarıkamış’ta.
Cilvesidir lakin buda kaderin,
Zor nizam kuruldu Sarıkamış’ta,
Yaram çok ağırdır çıban çok derin,
Silahsız vuruldu Sarıkamış’ta.
Sarıkamış dinle tarih seslenir,
Şehitler soruldu Sarıkamış’ta,
Abide gerekli ruhlar süslenir,
Emr-i Hak verildi Sarıkamış’ta.
Bak Ömer rikkatle, bak perde perde,
Bak Mehmet pir oldu Sarıkamış’ta,
Şehitler ölmez Hay! Şehit her yerde,
Cennete girildi Sarıkamış’ta.
Ömer Ekinci Micingirt
Bu harekâtın askeri açıdan, teknik açıdan vebalı büyük ama ona değinmeyeceğim. Yokluk içinde buradaki karlı dağları zemherinin kavurucu soğuğunda aşmaya çalışan, ayakkabısız, paltosuz Anadolu çocukları, hatalara kurban gitmiştir. Biz bu şehitlere borçluyuz. Onlar olmasaydı, belki de bu topraklarda Ruslar şimdi yaşıyor olacaktı. Sarıkamış, Türk Tarihinin ve savaşlarının en acı olanıdır. Bu acıyı fedakârlıkları, cesareti, ulvi davranışı en iyi şekilde idrak edip gençlerimize aktarmalıyız. Bu aslında yenilgi değil, kendini feda etmenin destanıdır… Diğeceğim o ki bugün Millet -Devlet abideleşmiş kahraman Mehmetçiğimizi, kendisine layık bir şekilde anma
mecburiyetindeyiz. Bu bizim boynumuzun borcu. Sarıkamış Harekâtı´ndan aynı zamanda ders de
çıkarmalıyız.Ve ölümsüz nağmelerle milletimizin hafızasına nakşolan bu
facia ve kahramanlık, on binlerce vatan evladının buz tutmuş feryadı, dağlardan
taşlardan yankılanan, kalanların ise ağıtlarına yanık türkülerine dönüşmüş ve milletine mal
olmuştur. Tarihin bu acılı sayfası halkın hafızası olan türkülerle ve ağıtlarla kayda geçirilmiştir.
Sarıkamış Harekâtı´nda Mehmetçik her zamanki cesaret ve kararlığıyla üzerine düşeni yerine getirmiş aldığı emirle yola koyulmuştur.
Sorumluluğunun farkındadır. Lakin Balkan bozgunundan sonra ders almayan yetkililer yeni bir bozguna sebep olurlar. Mehmetçik yine de İstiklal Harbi´ni haber verir gibidir. Düşman karşısında iradesini kaybetmez, Fakat basireti kör olan ve sebep olanlara da bir türkü de,şunu (Biz Urusu alt ederdik, sebep oldu Enver Paşa) der.

Sarıkamış'ta
Bakışlar karakış göğe dikildi.
Mevsimler ağlaştı Sarıkamış'ta
Körpecik bedenler kara ekildi,
Nur arşa ulaştı Sarıkamış'ta
Sineler buz tutmuş, yatar ayazda,
Bülbül figan eyler güller niyazda,
Ağıt anlatamaz duyguda sazda,
Hür vicdanlar kıştı Sarıkamış'ta.
Kalanlar çıldırdı aman Allahım!
Ürperdim irkildim sarstı günahım,
Gözyaşım azığım, dua silahım,
Plan suya düştü Sarıkamış'ta
Demeyin kardelen yandı ciğerim,
Hesaplar çok ağır yaram çok derin,
Ağırdır dostlarım, ağır kederim,
Melekler uçuştu Sarıkamış'ta.
Düşündüm Yemeni ve üşüyorum,
Karıştı karlara ben yaşıyorum,
Bu vebal çok ağır, zor taşıyorum,
Moskof bile şaştı Sarıkamış'ta.
Uyan şehit uyan kar uykularda,
Bölük bölük yatar canlar ard arda,
Kokunu aradım akan karlarda,
Bir mazi tutuştu Sarıkamış'ta.
Tarih şahit bize ölümsüz millet,
Şehitler ölmez ki benim ki hasret,
Gül açtı gözyaşım tüllendi kasvet,
Şehitler buluştu Sarıkamış'ta.
Acım boğum boğum kısıldı sesim,
Kader böyle imiş Ömer ne desin,
Ülkemden toplandı hemen her kesim,
Yatanlar gardaştı Sarıkamış'ta.
Ömer Ekinci Micingirt

Rus askerleri neye bakar? Karların erimesiyle ortaya çıkar kardelenlere mi yoksa?
Sarıkamış Mehmetçiğin her şart altında irade, cesaret ve disiplinden oluşan karakterini nasıl muhafaza ettiğini tarihe altın harflerle yazdığı bir semboldür.'
Bu sembolü, eski Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök´ün 'Sarıkamış askeri açıdan var olma azminin, direnen mücadelenin, inancın, fedakârlığın ve her şeyden önemlisi de, Türk
halkı ve askerinin en zor şartlarda vatanı için neleri göze alabileceğinin abideleşmiş bir
sembolüdür' diyen Orgeneral Özkök´ün, 'Sarıkamış yönetim biliminde hayal ile gerçek ve yönetilemeyen risk ile yönetilebilir riskin ne anlama geldiğini gösteren en çarpıcı örnektir' demiştir
Sarıkamış Hareketi o dönemde gizlenmiştir hatanın sahipleri tarafından… Şehitleri gereken şekilde ilgi gösterilmemiş saklanmıştır. Millet kendi evladının acısını duyamamış ve anılamamıştır. Ancak son yıllarda bil hassa bu yıl tüm ülke genelinde çeşitli etkinliklerle anılmıştır
Bir Sarıkamışlı olarak ve Sarıkamış faciasını yaşayan bir milletin evladı olarak
Bundan ders çıkarıp o mübarek makama erişen şehitlerimize Allah’tan Rahmet diliyor tekrar bir şiirimle saygılar sunuyorum…
Bir Başka Güfte Var Sarıkamış’ta
bir beyaz güfte Sarıkamış’ta
küskün bir eda ile sarar beni bir matem
gözyaşlarım dökülür gaipten sesler gelir
kör kağnılar gıcırdar ızdırap şarkısıyla
tasalara bürünür gömülürüm sihirli ağıtlara…
bambaşka yankılanır Sarıkamış, bambaşka.
sonra ruhumu sarar efsunlu musikiler.
geceye bir sessizlik yayılır siner çileli
geceler uzanır da uzanır
doksan bin şehit uzunluğunda…
derken bir düşünce alır götürür beni
Allahuekber dağlarına bulutlarla birlikte
zaman durur, hayat durur, yaşlar donar
ayazın kucağında
karlara her dokunuşta
yutkunur yutkunur boğulurum birkaç kez
ayazın en kırak yerinde
duygularım kâh coşar kâh emekler
Sarıkamış ah Sarıkamış …
şehitlerin mekânı hüzünlerin diyarı
her tarafın ızdırap ızdırabın türküsü
her tarafın bir destan bir destanın öyküsü
kim bilir belki de Sarıkamış bir perde mi ne
vuslata açılan tarihin son sayfasında,
ruhum soluklanır duygularım dirilir
karlar okşar baharın çehresiyle
her Sarıkamış duyduğumda…
ateşin donduğu ölümün gülümsediği
ölümün hayat bulduğu yer Sarıkamış
yanar kelimeler aşkla AllahuEkber dağlarında
her bahar kardelenler açınca.
köpürür şehit kokulu dereler kar sularıyla
Hu deyip akar her mevsim baharın kucağında
öt bülbül öt işte tam zamanı ötmenin
gülde burada gülistanda
her tarafım bembeyaz her tarafım yemyeşil
gelin odası mı ne
beyazın ikliminde şehitliğin her rengi
konuş susmak yok yanık sevda bu
susmak yok konuş sen konuş sarıçam sen
şu Merzifonlu Mehmet
bak buda Şırnaklı Hasan
nasıl da yakışmışlar yan yana ve sırt sırta
utansın Gabar dağı utansın şahadetsiz hortlaklar
konuş Sarıkamış konuş söyle neden sessizlik
bu ne dertli sessizlik sükûtta üşüyorum
bu suskunluk nedendir hem sitemin kimedir...
29.10.2007 Bursa-
Ömer Ekinci Micingirt
Yetiş Efendim
Gönüller susamış aklım kördüğüm
Duygular figanda yetiş Efendim
Gaflette kalp gözü yoktur gördüğüm
Hasretim cemalin müthiş Efendim
Dünya sensiz kuyu bacası dardır
İnsanlık çıldırdı tahammül zordur
Davada zorlandık ümmetin hordur
Vicdanlar yanıyor ateş Efendim
Gözlerim sis duman yaralı yürek
Namazlar suç olmuş devrilmiş direk
İslam kabul ama namazsız gerek
Nemrutlar çoğaldı yetiş Efendim
Güller sensiz mahzun bülbül divane
Sokaklar çapkınca ruhlar virane
Cami ağlaşırken oynar meyhane
Bülbüllere yasak ötüş Efendim
Ömer Ekinci Micingirt
Öyle Özlüyorum ki
Acılarım gözümde saklanmışlar kendince,
Sessiz sessiz bekleyip öyle özlüyorum ki.
Gecelerim terk etti gündüzler de gidince,
Zamanı itekleyip öyle özlüyorum ki.
Vuruldum sürmelere, inliyorum kederden
Melalimi sormayın, ümitvarım o yardan,
Hislerim pek karmaşa, belki yazı kaderden,
Sabrımı yedekleyip öyle özlüyorum ki.
Avuçlasam zamanı her dem etsem temaşa,
Yapayalnız gizlice el ele ve baş başa,
Benim olur kâinat yedi kat baştanbaşa,
Takatsiz emekleyip öyle özlüyorum ki.
Sevdalarım rengârenk koşturdum adım adım,
Yara bere her yanım arşa çıktı feryadım,
Belki de son bu gece, Micingirt çok ağladım,
Yaşıma yaş ekleyip öyle özlüyorum ki.
02.02.2007 Bursa
Sensiz
İçimi yakıyor sevdanın tülü,
Bu gün yine geçti bir günüm sensiz,
Kayboldu güneşim duman örtülü,
Soymayın ölürsem atın kefensiz!
Bir tatlı hasret ki her şey bilmece,
Ümitle bekledim yine bu gece,
Her günüm ızdırap her gün işkence,
Yapayalnız ruhum çıplak, bedensiz...
Çileyle yoğruldum daha ne kadar?
Gözlerim kan revan yaşlar duadar,
Yanarım sabırla böyleyse kader,
Sevdam duman duman kavruldum sensiz.
Yüreğim karakış temmuz ayında,
Micingirt perişan kendi hayında,
Aklım terki diyar aşk sarayında,
Deli divaneyim cepsiz cepkensiz.
24.07.2006 Bursa
Ömer Ekinci Micingirt

Çanakkale Şehitleri
Gök kubbe altında ne müthişti harp,
Destan sende pişti, hey Çanakkale!
Nuh tufanı sanki! Semirmişti garp,
Coştu,Yahya Çavuş hey Çanakkale!
Şahlanmıştı ceddim, batıl Hak gördü,
Kükredi Seyidim, bir koca ordu,
Ya Allah! Deyince sırtına vurdu,
Gör Akdeniz taştı, hey Çanakkale!
Ya İstiklal dedik, parola ölüm,
Cihad-ı Ekber bu! Vuslattır gülüm,
Yezitleşti Churchill bitmişti zalim,
Ruhum destanlaştı hey Çanakkale!
Malazgirt şahlandı Çanakkale’de,
Alparslan canlandı Çanakkale’de,
Bir devir sonlandı Çanakkale’de,
Mehmet Aslanlaştı, hey Çanakkale!
Son kozuydu garbın iğrençti karar,
Ne istiyor Anzak, Yunan ne arar,
Torun gelmiş garptan dedeyi sorar,
Sordu torun şaştı, hey Çanakkale!
Ben Haçlıya değil bize şaşarım,
Metheder çıldırtır! Soysuz taşırım,
Ben Çanakkale ben! Senle yaşarım,
Görev kime düştü, hey Çanakkale!
Satılmış kalemler satarlar her gün,
Şehit Çanakkale! Şehitler sürgün!
Bu devran dönecek elbette bir gün,
Tekbirler ağlaştı, hey Çanakkale!
Öp toprağı Ömer! Öp Şehit yatar,
İçer tabyalarda! Vampirden beter,
Yırtılmış maskesi, yeter be! Yeter!
Yandı sinem pişti, hey! Çanakkale.


Şehit Kanla Yıkandı
Vatanımda yolculuk,
Kan akar oluk oluk…
Ve şehit bize küskün,
Yine ağladım bu gün.
Şehit koktu bayraklar
Dile gelmiş kalpaklar
Bak şehitler dizilmiş,
Kadere bu yazılmış.
İtirazım yok hâşâ,
Şehit yine bir paşa.
Şehit ölmez diridir,
Vatan onun yeridir.
Kalem sustu ne yazsam?
Ya ben şehit olmazsam.
Yazamadım tıkandım,
Gözyaşımla yıkandım.
Dostlar yaram çok derin,
Taşımıyor dizlerim…
Planlar sinsi sinsi,
Hain bunlar kelp cinsi.
Son çırpınış ve gerçek,
Hepsi hesap verecek!
Kullanılmış bu itler,
Kullananlar elitler.
Bunlar korkağın şahı,
Kahpeliktir silahı.
Benim güzel vatanım,
Çakılına kurbanım.
Doğacak elbet güneş,
Tasa etme be kardeş.
Kahramandır bu millet
Diz çökecek bu illet
Duygularım tıkandı,
Şehit kanla yıkandı.
Köpürdüm perde perde,
Şehit olsam siperde…
Elazığ'da mayınlı tuzakla şehit düşen Kahraman Yarbay Alim Yılmaz'ın Türk bayrağına sarılı tabutu ve diğer mehmetçiklerin makamların en büyüğü olan şehitlik makamına kavuştuklarını izledik ve Rabbimden dileyim bu vatanın uğrunda bir şehitte ben olsam...
Ömer Ekinci Micingirt
Şehidim
Ey mukaddes yolun sadık neferi,
Tarihe mor destan ekti şehidim,
Şahadet timsali erlerin eri,
Semaya hilali dikti şehidim.
Bir akşam üzeri yandı yürekler,
Ağlaştı bülbüller sarardı renkler,
Toplandı pür edep sardı melekler,
Yavuklun boynunu büktü şehidim.
Canım Üsteğmenim, yiğit Çırağım,
Yanıyor bağbanım kavruldu bağım,
Devrildi Tendürek sarsıldı dağım,
Al kanı sınıra döktü şehidim.
Ağlaştı binbaşım, şehidim harap,
Yeleğe para yok milyona şarap,
Sabır ver Allahım Affeyle Ya Rab,
Ciğerim kökünden söktü şehidim.
Binbaşım Cengizsiz içtima yazar,
Terk etmiş dünyayı cenneti gezer,
Sineler kavrulur seyreder mezar,
İçime kasavet çöktü şehidim.
Son defa haykırdı, koşun imdada,
Yetişti Mehmetler geldi şüheda,
Şehitler ölmez ki buyurdu Huda,
Gülerek semaya baktı şehidim.
Geberdi hainler benzer hınzıra,
Ekinci şehidim gark olmuş nura,
Anlı pak yüzü ak gitti huzura,
Son defa nur selam çaktı şehidim.
Not:22 Haziran 1993 Tendürek dağında 5 şehit ve şehitlerin dördünün üzerine mermilerle parçalanmış pattanye ve Çengiz Çırak (üsteğmen) güneşten kavrulmuş gazete parçası örter binbaşı ve gaztedeki şu iki ayrı ibretli yazı takılır gözüne:İşadamının kızının düğününde 100 MİLYARLIK ŞARAP harcandı,aynı gazetede diğer bir yazı mehmetçiğe ÇELİK YELEK İÇİN 100 MİLYAR gerekliydi bulunamadı... Kaynak: C.Suavi Kan Ve Şarap
07.09.1994 Erzurum
Ömer Ekinci Micingirt
Denizlili asker Ercan Çobanoğlu'nun şehit oluşu O, tıpkı Çanakkale'de atalarının yaptğı gibi silahını vermedi.
Dönüşüm muhteşem olacak diyen Sunay gerçekten de öyle gelmişti. Şanına yakışan bu kutlu mertebeye ulaşmıştı.
Ölümsüz Kahramanlar'dan, Civan ailesinin oğlu Sunay Civan'ın askerlik için gittiği Bingöl'de şehit oluşu ve bu acı haberi alan ailesinin yaşadıkları gözyaşları ...
Bizim Memleket
Ova oba deniz köy bucak bucak,
Miski amber kokar bizim memleket.
Çiğneme toprağı! Şehit yağacak,
Ötelere bakar bizim memleket.
Sarıkamış duman gözlerimde yaş,
Zeybek efe gakkoş yanında dadaş,
Karlara karıştı doksan bin gardaş,
Kanı karla yıkar bizim memleket.
Edirne’den Karsa serhat görünür,
Trabzon Erzincan Fırat görünür,
Leyla, Şirin, Kamber, Ferhat görünür,
Mecnunları yakar bizim memleket.
Kütahya, Bilecik, Söğüt, Simav’ı,
Yemyeşil şuh beden deniz masmavi,
Urfa ikliminde dinler semavi,
Günahları yıkar bizim memleket.
Al yazma yemeni oya peçeler,
Koyunlar kuzular karakeçiler,
Kilimler halılar yünden keçeler,
Beşibirlik takar bizim memleket.
Anteplim Gazidir Maraş kahraman,
Kırkpınar şahlanır renk renk pehlivan,
Ruhum büyülenir her an her zaman,
Zirvelerden akar bizim memleket.
Tüllenir tarihim yedi kuşaktan,
Tunceli Trabzon Konya uşaktan,
Kosova Bosna’da aynı beşikten,
Hepsi teker teker bizim memleket.
Türk Kürt Laz Çerkez’le tek yumruğuz biz,
Zümrütten sevdamız davamız eşsiz,
Kökümüz aynıdır aynı nefesiz,
Her çileyi çeker bizim memleket.
Fışkırır tarihim mevzu çok uzun,
Doğu batı güney kuzeyde bizim,
Dalgalan sevdalım aşkla sonsuzun
Üç kıtaya çıkar bizim memleket.
Söğütte kök saldı sonsuz türküsü,
Osmanlı tarihi şanlı öyküsü,
Tarih tekerrürde tekrar herkesi,
Ulu çınar diker bizim memleket.
Soğanlı dağları karla örtülü,
İçimi yakıyor beyaz kâkülü,
Karlara gizlidir sevdamın tülü,
Beyaz sevda eker bizim memleket.
Tüllendi bayrağım doldu gözlerim,
Övülmüş bu millet O’nu özlerim,
Hakikat Micingirt benim sözlerim,
Rengârenk gül kokar bizim memleket.
2006 Bursa
Ömer Ekinci Micingirt

Çanakkale
Pür şüheda fışkırdı, arşa ulaştı haber
Kürdü Lazı Çerkez’i meleklerle beraber
Almış mermi omuza vatan deyipte gider
Allah Allah diyerek daldı Koca Hüseyin
Kibir taşıyan kafa gördü kara bahtını
İngiliz, semirmişti Mehmedime ahdini
Görünce Çerkeşliyi ve bıraktı tahtını
Höt demeden kaçtılar güldü Koca Hüseyin
Bunların kalp gözü kör, görmez gözleri tabi
Geçilmez Çanakkale aldı kutsal kitabı
Ya İstiklal Ya Ölüm Mehmetçiğe hitabı
Ahde vefa budur Hay! Bildi Koca Hüseyin
İnanmayan gönüller gemi elden gidince
Tabur tabur kaçtılar gizli gizli sinsice
Şimdi başka dümen var şimdi plan çok ince
Ve şanını dünyaya saldı Koca Hüseyin
Ömer Ekinci Micingirt
Mehmetçik
Yedi düvel yankılanır sesinde,
Kıtaların onurudur Mehmetçik.
Kutlu yolun şuuru var hisinde,
Birliğimin sürurudur Mehmetçik.
Arşa çıkar ayak sesi geçerken,
Ona sorar güller gonca açarken,
Tufan durur ateş söner o varken,
Vatanımın göz nurudur Mehmetçik.
O kahraman efsanedir dillerde,
Altaylardan Kafkaslara her yerde,
Üç kıtaya dağılacak ilerde,
Kıtaların huzurudur Mehmetçik.
Vatanımda hiç batmayan bu güneş,
Kime baba kime kardeş kime eş,
Alev alev vatan tüter pür ateş,
Ordumuzun gururudur Mehmetçik.
Nerde zulüm pür gayretle varılır,
Tez zamanda hesapları görülür,
Cephe cephe şahadetle dirilir,
İnsanlığın Onurudur Mehmetçik.
Ölümsüzlük azığından beslenir,
Yiğitliğin zirvesinden seslenir,
Ölüm nedir ötesinden süslenir,
Milletimin şuurudur Mehmetçik.
Namus benim vatanımdır buyurdu,
Ak kanıyla sulamıştır bu yurdu,
Düşmanını sofrasında doyurdu,
Çanakkale duyurudur Mehmetçik.
O vatanın yavuklusu hastası,
Asırlardır bağımsızlık bestesi,
Ya istiklal ya ölümdür güftesi!
Ömer şahit dupdurudur Mehmetçik.
28.09.2006 Bursa
Ömer Ekinci Micingirt

Kahraman Türk Polisi
Kale gibi cesaret, adalet ve şecaat,
Yiğitlik var geninde pek yaman Türk polisi.
Bakışları huzurdur huzur bulur kâinat,
Hizmet tüter rengârenk, kahraman Türk polisi.
Üfül üfül sokaklar müşkül ondan sorulur,
Yerler gece ürperir karanlıklar gerilir,
Nerde apansız vahşet orda polis görülür,
Çakmak gibi yetişir her zaman Türk polisi.
O da kuldur beşerdir olur elbet kusuru,
Emniyet bir bedendir varsa keser o uru,
Çamur atar hainler, çürüklerden ötürü,
Azgınlaşır cam fanus! Toz duman Türk polisi.
Yarasalar telaşta şimdi polis yetişir,
Hortumcunun züppenin etekleri tutuşur,
Mazlum için savaşır vatan için çatışır,
Vicdanının sesiyle pek yaman Türk polisi
Türk polisi ülkede emniyettir emniyet!
Onda vardır sadakat, onda vardır hamiyet,
Polis kim ki polis biz, polis varsa hürriyet,
Yaralı gönüllere tercüman Türk polisi.
İşkenceymiş bilmem ne! İftiradır iftira,
Avrupa'nın oyunu varsa getir huzura,
İnanmayın satılmış gazeteci yazara,
Nerde hain geberse ve hemen Türk Polisi.
Sakın ha sahtekârlar! Sahipsizdir sanmayın,
Adam gibi yaşayın adam gibi dinleyin,
Son pişmanlık hafakan sonra hayıflanmayın,
Müşkülleri çözmede tek uzman Türk polisi.
Mecnun kimmiş Leyla kim Yunus gibi yüreği,
Köroğlu’dur bakışı demir yumruk bileği,
O da hane reisi oda evin direği,
Ferhat kimmiş dağlarda kocaman Türk polis
O dadaştır yörüktür o bizdendir sıradan
O efedir efe hey,o seymen Ankara'dan
O Aslı'dır o Şirin nasip etmiş Yaradan
Çok çalışır çok bilir pür umman Türk Polisi
Güvencemiz Ekinci kanunlar ve yasalar,
Cani bile misafir hizmet için masalar,
Özgürlük tellalları bize de uğrasalar,
Vatan için sevdalı hür vicdan Türk polisi.

Anadolum
Kalk yiğidim kalk hay! Künyen okunur,
Bu yatışın vicdanıma dokunur.
Asırlarca çağ bilmeze çağ açtın,
Üç kıtada nemrutlarla savaştın.
Şeref verdin insanlığa şan verdin!
Şehit oldun zebunlara can verdin.
Model oldun hoşgörünle dost oldun,
Toprak oldun, tevazuda post oldun.
Varsa düşman rüyasında dert verdin,
Esir düştü yuva verdin yurt verdin.
Şimdi Anadolu’m içerden vurur,
Yiyer ekmeğini! Yiyer kudurur.
Yandı sinem yandı! Boynum büküktür,
Alev alev ülkem! Yaşım döküktür.
Kulak verin artık çığrış sesime,
Haykırışım sağ-sol bütün kesime.
Kalk yiğidim kalk hay! Künyen okunur,
Bu yatışın vicdanıma dokunur.
|

“Allah yolunda öldürülenlere “ölüler” demeyin. aslında onlar diridirler. Ancak siz bunu bilemezsiniz”
|